IŞİD’in Kobanê’ye yönelik atakları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto aksiyonları münasebet gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Liderleri, Merkez Yürütme Heyeti (MYK) üyelerinin de ortalarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 19’uncu duruşmasının 6’ncı oturumu Sincan Cezaevi Yerleşkesi Duruşma Salonu’nda görüldü. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar katıldı. Sincan Bayan Kapalı Cezaevi’nde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve İmaj Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.
Mezopotamya Haber Ajansı’nda yer alan habere göre, kimlik tespitinin ardından duruşma, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eş Başkanı Gültan Kışanak’ın savunmasıyla başladı.
TALEP REDDEDİLDİ
Bulunduğu Kocaeli Cezaevi’nde Mart ayından itibaren tadilatın olduğunu belirten Kışanak, bağlandığı SEGBİS odasında tadilatın olduğu ve erkeklerin bulunduğu cezaevindeki SEGBİS odasına getirildiğini ancak bunun da savunma hakkı için sağlıklı olmadığını belirterek, yarım saat savunma verip akabinde kelamı öbür siyasetçilere vermek istediğini talep etti. Mahkeme heyeti, Kışanak’ın talebini reddetti.
MAHKEME HEYETİNE: BU TELAŞINIZ NİÇİN?
Yeniden kelam alan Kışanak, mahkeme heyetine, “Sizin bir yargıç olarak; başından beri tüm taleplerimizi reddediyorsunuz, savunma yapabiliyor muyuz? Umrunuzda değil. Kararınız aşikâr, bizleri mecburiyetten dinliyorsunuz ve bir an evvel bu işi bitireyim diye bakıyorsunuz. Toplu bir dava görülüyor, bu davanın gidişatını da direktörüz gerekiyor lakin o denli bir telaşınız da yok. En ağır ceza tehdidi altında olan biziz, biz telaş etmiyoruz siz niçin bu kadar telaş ediyorsunuz. Biz gerçekte ne olduğunun yanlışsız anlaşılmasını istiyoruz, karşıt yüz edilen hakikati düzeltmek amacımız” dedi.
6-8 EKİM İÇİN TALEP
Çözüm sürecinde yaşanılan provekelerin 7-8 Ekim’de devreye girdiğini lisana getiren Kışanak, 7-8 Ekim olaylarının demokratik hakların kullanımı dışında bir sıkıntı olduğunu ve Türkiye’nin aydınlık bir geleceğe kavuşmak istiyorsa bu durumun araştırması gerektiğine dikkat çekti. “Bu provokasyonun arkası aydınlanmazsa ilerde daha fazla provokasyon görür ve yaşarız. Bu memlekete başkaca kumpas davaları açan çevrelerin olduğu biliniyor. O dönemde bilgisayar ortamlarında tutulan tutanaklara göre mi açığa çıkaracaksınız?” diye soran Kışanak, 6-8 Ekim olaylarında, Diyarbakır’da misyonlu olan Emniyet müdürü, yardımcıları, TEM’in sorumlularından kaç kişinin darbe teşebbüsü yapan örgütün üyesi olmaktan misyondan alınıp ya da soruşturmaya uğradığının araştırılması ve listesinin belgeye gönderilmesini talep etti.
‘BASTIRMA OPERASYONLARI BAŞLATILDI’
2006 yılının demokratik siyasetin rafa kaldırılması için iktidarın harıl harıl çalıştığı bir yıl olduğuna vurgu yapan Kışanak, iktidarın yeni bir bastırma harekatına karar verdiğini kaydetti. Kışanak, “Bastırma hareketi süreçlerinde o denli kamuoyuna söylendiği üzere; yalnızca ellerinde silah olanlar değil, muhalefet eden tüm kesimlereydi. Muhalefet eden tüm kısımların cezaevine atılmasıyla topluma ‘bana biat edin’ bildirisi verildi. 2015’ten sonra iktidar bu türlü bir yola girdi, iktidarın oy kederi vardı. 2014 mahallî seçimlerinde BDP’nin 56 belediyesi varken, 102 belediyede seçimi kazandı ve buda iktidara kaygı oldu. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanı olduğumda AKP bütün gücünü Diyarbakır’a yığarak her yolu denedi. Seçim boyunca partim ve ben provakatif hareketlerle karşılaştık fakat buna karşın kazandık. İktidarın çabuk kabul ettiği bir süreç olmadı. 7 Haziran 2015 genel seçimleri oldu, HDP’nin tesirli muhalefeti ve sandık sonuçları nedeniyle, tek başına iktidar olma talihini kaybeden bir iktidar 7 Haziran seçimlerini iptal ederek, 1 Kasım’da yapılan seçimlerde azda olsa iktidarını koruyacak imkanı kendisine özel olarak yarattı” diye belirtti.
‘İKİNCİ SINIFI KABUL ETMEYECEĞİM’
Türkiye’de, ‘7 Haziran-1 Kasım arasında ne oldu’ sorusuna 7 yıldır karşılık verilmediğini lisana getiren Kışanak, şöyle devam etti: “HDP milletvekillerine dönük bir operasyon başlatıldı. O yıl içinde bana AKP’liler tarafından, ‘başkan sanki hükümet böyle bir hazırlık yapıyor’ diye onlarca defa şey söylendi. Bunun benim kaçmam için yapıldığını biliyordum fakat kaçmadım hakikat bulmadım. Kaçmayacağım, bir yere gitmeyeceğim, bu ülke bizim ülkemiz. Ben bu ülkede halkım tarafından 3 kere seçilen bir bayan siyasetçiyim bir yere gitmeyeceğim. Bu ülkede de başıma ne geldiyse bayan olarak ikinci sınıf olmayı kabul etmediğim için. Kürt, Alevi olarak ikinci sınıfı kabul etmedim etmeyeceğim. Eşitlik için bu yaşıma kadar bedel ödedim bir yere gitmem, AKP, bana kaç demesine karşın.”
CEZAEVİNDEN SİYASETÇİLERE: SİZİ DAHA ERKEN BEKLİYORDUK
Tutuklanmadan evvel Kandıra Cezaevi’ne bir bayan bloğunun oluşturulması için talimat verildiğini söyleyen Kışanak, cezaevinin kendilerine, “Bizi sizi daha erken bekliyorduk” üzere kelamların söylendiğini tabir etti. Kışanak, “Bunların kanıtı; dokunulmazlıkların kaldırılması ve belediyelere yönelik kayyımların atanması. Burada bulunan bütün arkadaşlarımızın cezaevinde rehine tutulmamız AKP iktidarın talimatıyla olmuştur. Bunu size delilleriyle sunuyoruz, bu delillerden bir tanesi Binali Yıldırım’ın imzasıyla akabinde çekilen belediyelere yönelik teklif var. Bu teklifin Meclis’te hangi tarihte verildiğini hangi tarihte çekildiğinin tespit edilerek, evrak eklenmesini talep ediyorum. Bunlar araştırılıp getirilirse siyasi kumpasın ne olduğunu görürsünüz ancak bence biliyorsunuz bizde mecburen hatasız olduğumuzu anlatmak zorundayız ki kanıtlama misyonunu bize bıraktığınız için bizde size delillere ulaşmanızın yollarını söylüyoruz. O devirde büsbütün siyasi bir emel yürütüldü, yargı burada araç olarak kullanıldı” halinde konuştu.
Savunmasını yaptığı SEGBİS alanında zorluk yaşadığını yine lisana getiren Kışanak’ın talebi mahkeme heyeti tarafından tekrar reddedildi. Kışanak’ın beyanlarının akabinde duruşmaya bir buçuk saat orta verildi. (HABER MERKEZİ)
